Eğirdir Masaj Salonu
Eğirdir Masaj Salonu
Eğirdir Masaj Salonu Yağmur giderek artıyordu ama Grace ikisinin de bu küçük ayrıntıdan bahsetmeyeceğini biliyordu. Bahçıvanlar arasında olduğu şeklinde olumlu düşünenler arasında da doğuştan gelen bir rekabet vardı. “Pusuya yatıp Bay Arkwright’ın yolunu mu keseceksin, tatlım?” diye sordu Agnes. “azca önce geçtiğini görmüş oldum.”
Nefes Al “Bir deneyeyim dedim.” “Kör randevu iyi gitti demek.” Agnes memnun olmuş gibiydi. “Dün gece sen onu evden kovarken iyi gittiğini tahmin etmiştim esasen. Başta yaşanan bu tip hareketler her zaman iyi bir ilişkinin başlayacağına işarettir.” “Julius’la aramın yapılmaya çalışıldığını kasabadaki hepimiz mi biliyor acaba?” diye sordu Grace. “Haberi olmayan bir iki kişi olabilir tahminimce,” dedi Agnes. “ama genel olarak herkesin bildiğini söyleyebiliriz. Buralarda epeyce meşhur sayılırsın tatlım, özellikle de uzun süredir Cloud Lake’de yaşayanlar için. Mükemmel bir gün diliyorum sana.” Agnes eve girdi ve kapıyı gümbürtüyle kapadı. Küçük bahçe kapısı dekoratif olsun diye ferforje demirden yaptırılmıştı.
Eğirdir Masaj Salonu
Eğirdir Masaj Salonu Güvenlik özelliği yoktu. Grace sürgüyü çekip koşu yoluna çıktı. Zamanlaması mükemmeldi. Julius’un ona doğru geldiğini görebiliyordu. Julius onu görünce temposunu düşürdü. Birkaç metre kala artık yürümeye başlamıştı. Grace’in önüne gelince durdu, gözlerinde hınzır bir gülümseme belirdi. Daha genç ve daha gamsız görünüyordu. “Bak sen, kırmızı şapkalı kız da buradaymış.” Gülümsemesi büyüdü, şimdi bir kurt benzer biçimde sırıtıyordu. “Peri masallarına inanmazdım hâlbuki.” Grace, üzerindeki kırmızı monta baktı. Yanakları kızarmıştı. “Abartmayalım, kırmızı mont ve kapüşon tamamen rastlantı,” dedi.
“Sen öyle diyorsan.” Julius ter ve yağmurdan iyice ıslanmıştı. Eşofman üstünün önü sırılsıklam olmuştu. Saçları başına yapışmış, terle karışık J ayne Ann Krentz yağmur damlaları yüzünden aşağı akıyordu. Grace normalde terli erkeklerden hazzetmezdi. Dövüş ringinden yeni çıkmış benzer biçimde görünen erkeklere hasta olan hanımlar tanıyordu ama o, onlardan biri değildi. Fakat tere batmış bir Julius Arkwright tamamen başka bir yaratıktı. Ona bu kadar yakın durmak içinde ilkel bir duyguyu harekete geçirmişti. Odaklan hanım. “Muhtemelen niçin yağmurda çıkıp yolunu kestiğimi merak ediyorsundur,” dedi.
Son yorumlar